Güncel

KADILAR-KARGI KEMERİ-ALABANDA ETKİNLİĞİ

EKODOSD Kuşadası üyelerinin her hafta bir başka yöreye yaptıkları ziyaretlerine bu hafta Alabanda etkinliği ile devam ettiler.

Ekodosd Kuşadası Başkanı Bahattin Sürücü izlenimlerini şöyle aktardı. “Gökbel’den gelen suların oluşturduğu başlangıçta Tekdere olan sonra da Kemer Deresi’ne dönüşen dere yatağından başladı yürüyüşümüz. Ölmez ağaç zeytinlerin içinde yürüdük. Tepelerde zeytin toplayan yöre insanlarını izledik. Yevmiyenin çok, zeytinyağı fiyatının az olduğunu söyleyen üreticiler, bu yıl zeytinin çoğunun toplanamayacağını, yazın da yağın pahalanacağını söylediler.Tekdere’den başlayan suyun gücünü ve bölgeye verdiği hayatın canlılığını izledik. Yürüyüşümüzün bitiminde muhteşem bir eserle karşılaştık. Kemer Deresi üzerine, Roma stilinde olan yapının günümüze kadar gelen harika mimarisini inceledik. Günümüzde su kanalını taşıyan üst kısmının yıkıldığını, daha önce Çine Barajının suları altında kalan İncekemer Köprüsü’yle benzerlik taşıdığını gördük. İncekemer ile Kargı Kemeri arasında bir bağlantı olduğu ifade edilmekte olup, aradaki mesafede yapılacak çalışmalar ileride bunu aydınlatacaktır. Muhteşem bir mimari yapısı olan ve günümüzde büyük ölçüde hala ayakta kalan Kargı Kemeri, mutlaka Aydın turizminin tanıtımlarında kullanılmalıdır.Yürüyüş sonrası Alabanda antik kentine geldik. Alabanda antik kentinin tiyatrosunda, profesyonel turist rehberi Yeşim CİNBAŞ tarafından, kentle ilgili bilgi verildi. Strabon’un; kentin oldukça zengin halkının eğlenceye düşkün ve kentte arp çalan pek çok kız olduğunu söylediğini, ilk kazıların Ethem Hamdi Bey tarafından başlatıldığını, kentin arkeoloji dünyasına ve turizme kazandırılması için Aydın Müze Müdürlüğü başkanlığında, 2015 yılından itibaren Doç. Dr. Ali Yalçın TAVUKÇU başkanlığında kazılara devam edildiği söylendi.Alabanda tiyatrosunun Hellenistik Döneme tarihlendirildiği, Roma Dönemi’nde bazı değişikliklerin yapıldığı, üç evreye sahip olan tiyatronun son evrede gladyatör dövüşleri ve farklı oyunlar için orkestra etrafında devşirme blokların kullanıldığı, harçlı bir duvar ile korkuluk yapıldığı anlatıldı.Tiyatronun 4. Yüzyılda yapılan yeni düzenlemenin hammaddesi olarak Zeus Tapınağı’nın seçildiğini, tiyatronun Menderes Magnesia’sıyla benzerlik gösterdiğini, Bizans Dönemi’nde büyük tahribata uğradığı, tiyatronun yaklaşık 600 yıl kullanıldığı belirtildi. Aydın Müze Müdürlüğünün kurtarma kazıları sırasında ele geçen ve Klasik Dönem’e tarihlenen mermerden yapılmış iki adet ante başlığı bulunduğu, başlıklardan birisinin üzerinde, at üstünde bir figürün (Alabandos) Anadolu Parsını avladığı tasvir ettiği belirtildi. Bu figür, Latmos (Beşparmak) Dağları’nın, Anadolu Parslarının yaşam alanı olduğunu da kanıtlamaktadır. Zeus Khrysaoreus Tapınağı’nda incelemeler yaptık. Yerel gnays taşından yapılan tapınakta, bir kısmı yüzeyden de fark edilebilen Labrys’lü bir altarın ortaya çıkarılması üzerine, yapının tanrı Zeus’a ait olabileceği düşüncesi geliştiğini öğrendik. Yalnızca toprak üzerine yayılmış sütun, duvar kalıntıları aynı zamanda kemerleri ile dikkat çeken yapılardan biri olan hamamda incelemeler yaptık.Kahverengi bir kalın bir ince taş düzeniyle örülen görkemli duvarlarıyla kentin Bouleuterion’unda incelemelerde bulunduk. Doğu duvarının üzerinde taşlardaki Grek harflerinin usta ya da atölyeye işaret ettiğini, Strabon’un adından söz ettiği, Alabanda ‘da doğan ve yetişen iki ünlü hatip olan Apollonios Malakos ve Apollonios Molon’un muhtemelen konuşmalarını bu binada gerçekleştirdiğini öğrendik. Yemeklerimizi de, geleneksel Aydın yemeklerinin yapıldığı Çine yolu üzerindeki Tarihi Sarıoğlu lokantasında yedikten sonra, Kuşadası’na geri döndük.”dedi.