Güncel

MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu; Ayağınıza taş değmesin

MHP Aydın Millevtekili Deniz Depboylu 684 sıyılı KHK ile ilgili MHP grubu adına TBMM bir konuşma yaptı. Depboylu konuşmasında Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri; 684 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle ilgili grubum adına söz almış bulunmaktayım, Aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bugün, maalesef, Reyhanlı'da gerçekleştirilen roketli saldırıda Fatma Avlar adında 17 yaşında bir kızımız şehit düştü, yine Ağrı'da bir şehidimiz var. Ben şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Bu vesileyle de tüm şehitlerimizi saygıyla anıyorum.Değerli milletvekilleri, Türkler 5 bin yıllık tarihiyle devlet olma bilgi, yetenek ve yeterliliğine sahip kadim bir millettir. Bu yeterliliğin dayanağı 3 ilke üzerinedir ki bunlar ahlak, disiplin ve adalettir. Değerli sosyologlarımızdan merhum Erol Güngör çok güzel ifade etmiş: "Tarih bir milletin hayatıdır; yani hayat içinde karşılaşılan ve büyük ölçüde başkalarınınkinden farklı olan şartların ve bu şartlara yapılan tepkilerin hikâyesidir; kültür ise bu tepkilerden doğan inanç, norm ve davranış özellikleridir." Türk töresi, millî toplumda ferdî ve sosyal ilişkileri düzenleyen, ferdî disiplin ve otoriteye bağlayan, millî barış, dayanışma ve beraberliği sağlayan bir kültür kurumudur. Bu sebeple, yabancı kültürler öncelikle bu manevi değer sistemini yıkmaya çalışırlar. Ancak, ne kadar çaba harcasalar da bizi zayıflattıklarını düşündükleri her fırsatta, asıl gayeleri olan planlarını uygulamaya koyduklarında aynı iradeye çarpar, sendeler ve mağlup olurlar. Her hain planın karşısında Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de ifade ettiği gibi, muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda şahlanmış, kültürel kodlarımızı aktive olmuş, planlar bozulmuştur. Bugün de tarih tekerrür ediyor. Türkiye'yi bölme, parçalama ve yutma hevesinde olan sözde küresel güçler Türk'ün asil iradesine, birlik olma gücüne çarparak dağılıyor.Orta Doğu'da Arap Baharı rüzgârıyla körükledikleri etnik ve mezhep ayrılıklarına dayandırılan kin ve öfke kıvılcımı maalesef birçok ülkede, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da kaosa, kaotik bir ortama sebep oldu. Aslında, plan, bizim için de aşağı yukarı aynıydı. Etnik köken ayrımcılığı üzerinden Türk milletini bölmeyi hedefleyen güçler, şehitlerimizin kanıyla harman olmuş bu kutsal topraklarda aynı kin ve öfkeyi yaratmak istediler. Bin yıllık kardeşliği bozmaya heveslendiler. Mezhep ayrılıklarına yönelik planlarını ise yedekte tuttular. Usul belliydi, dördüncü nesil savaş bunun türüydü. Bu yöntem, savaş ve barış durumunun bulanıklaştığı, terör eylemlerinin ve ileri teknoloji gereçlerinin asimetrik yöntemlerle harmanlanarak kullanıldığı, düşmanın hassas ve zayıf olan özelliklerinin istismarının esas alındığı, psikolojik harekât kavramına önem verildiği ve ne yazık ki sivillerin de hedef alındığı, siyasi temelli, karmaşık ve uzun dönemli bir savaş tekniği. Hâl böyle karmaşık ve kaotik olunca bazıları da savaş ve barışın flu ortamında istediğini görüp savunmakta, biz müdahale etmeden önce orada sulhun hâkim olduğunu iddia etmekte, hatta teröristlerden çiçek dağıtan barış elçileri gibi söz etmekte. Unutulmasın ki Amerika Birleşik Devletleri oraya 5 bin tır ile çiçek sepeti göndermedi. Sınırımızın dibine zeytin ağacı da dikmedi. 30 bin kişilik olduğunu iddia ettiği terör ordusunu sınırımıza konuşlandırdığını itiraf etti.Vatanımız, milletimiz ve devletimiz üzerinde kurgulanan ve sahneye konulan plan budur. Ancak Türkiye'nin hedef alınmış diğer ülkelerden daha güçlü bir yanının olduğu savaşa heveslenen küresel aktörlerin hafızasından silinmiş olmalı ki karşılarında yüce Türk milletinden gücünü alan şanlı ordumuzu buldu. Hiç kimse peygamber ocağı ordumuzun itibarını sarsacak söylemlere lütfen cüret etmesin. Zira peygamber şefaatiyle kutsanmış şanlı ordumuzun ardında koca bir millet vardır. Millet tek yürek olmuş, Mehmetçiklerimiz için her gün dua etmekte, onlar için bir şeyler yapmak için çırpınmakta, hatta kurbanlar kesmektedir. Harekâtın daha ilk günlerinde Yörük çadırından çıkıp askerlerimizin yanına giderek "Ayağınıza taş değmesin." diye dua eden ve kurban kesen ve bizim zihnimizde de "Yörük Teyze" olarak adı kalan Döndü Deveci Hanımefendi'ye ve onunla birlikte sınıra bere, eldiven örüp götüren, börek, sarma yapıp götüren tüm kadınlara, annelere buradan teşekkürlerimizi, şükranlarımızı sunuyoruz.Yörük Teyze'miz bize Büyük Türk Mustafa Kemal Atatürk'ün milletine olan güvenini ve haklılığını şu sözleriyle hatırlattı: "Arkadaşlar, gidip Toros Dağlarına bakınız, eğer orada bir çadır, Yörük çadırı görürseniz ve o çadırın dumanı tütüyorsa şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiç bir güç, hiç kimse bizi yenemez."Değerli milletvekilleri, Ziya Gökalp'e göre millet, dilce, dince, ahlakça ve güzellik duygusu bakımından ortak olan yani aynı terbiyeyi almış fertlerden oluşan bir topluluktur. İşte bu yüzden, değerlerimizin, kültürümüzün genç kuşaklara aktarılması önem arz etmektedir. Biz bu görevi yerine getirmezsek ne olur? 15 Temmuzu bize yaşatan süreçte ne olduysa işte o olur.Devletin bıraktığı boşluk, kökeni belli olmayan, ipleri Türk düşmanlarının, vatanımızda gözü olan, Sevr obsesyonuyla yaşayan sahte müttefiklerin elinde olan vatan hainleri tarafından doldurulur. Haysiyetini ve karakterini dünyevi çıkarlar ve şahsi menfaatler uğruna satanlar tarafından beyinleri yıkanmış genç dimağlar bu hainliğin birer piyonu hâline gelirler. Oysa devletin sahip çıktığı, eğittiği çocuklar yetişkin olarak da görev aldığında devletinin ve yüce Türk milletinin çıkarlarını koruyacaklardır. Devletin yarattığı boşlukları doldurarak çocukları koruma altına aldıklarını iddia eden grupların yetiştirdiği çocuklar ise, bugün yaşadığımız acı olaylarda örnek olduğu üzere, zamanında kendisine sahip çıktığını düşündüğü grupların peşinden gidecek, onların sözlerine itaat edecektir.Disiplin, devlet olmanın temel gereğidir. Disiplin, aynı zamanda bu kuralların işlevselliğine dair kontrol ve denetim mekanizmasının da işlerliğinin sağlanmasıdır. Kontrol dışında bıraktığımız her kurum ve kuruluşun zaman içinde içinin boşaltıldığına, kuruluş gayelerinden uzaklaştığına, yarar yerine zarar verdiğine tanık olacağız. Maalesef biz boş bıraktıkça yerini başkaları dolduracak. Bu nedenle, devletin kuruluş disiplininin yanı sıra denetleme faaliyetlerinin disiplininin de sağlaması, ihmal ve kusurları görmezden gelmeyi değil de görmezden gelenlerin de cezalandırıldığı, denetlendiği bir sistem hâline getirilmesi gerekmektedir.Devlet işleri ahbap çavuş ilişkileri, "benim cemiyetimden", "benim siyasi görüşümden", "benim grubumdan", "benim cemaatimden" kayırmalarıyla yürütüldüğü sürece vatanın bütünlüğü, devletin bekası, milletin güvenliği tehlikeye düşecektir. Bu kurumların işlerliğinin sağlanması, denetlenmesi en başta Türkiye Büyük Millet Meclisinin gücü içerisindedir. Neden? Bugün biz aldığımız kanun hükmünde kararnameleri burada oylarken veya daha başka kanunlara imza atıp oyladığımız zaman bu işlerliğin sağlanması için elimizden geleni yapmak zorundayız. Zira yüce Türk milleti bize burada bu görevi verdi ve biz de bu yasaların en iyi şekilde yerine getirilmesi için gereken siyaseti doğru şekilde, ahlak, fazilet ve adalete dayalı bir şekilde ortaya koymalı ve gerçekten de devletin bu şekilde yönetileceğine emin olduğumuz bir sistem kurmalıyız. Siyasette temel ilke vatana, millete adanmışlık, adalet, ahlak, fazilet ve disiplin olmalı.Ülkücü Hareketin Lideri, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim için siyaset ilkel çıkarların savaştığı, ilkesiz çıkarcıların yarıştığı, çarpık fikirlerin karşılaştığı kaotik bir alan değildir. Bizim için siyaset ilk zorlukta nefesi tükenenlerin, ilk zaferde nefsi yükselenlerin merkezi ve meşgalesi hiç değildir. Siyaset, millete samimiyetle hizmetin, ülke ve ülkülere safiyetle hizmetkârlığın demokratik ve meşru bir fırsatıdır, bizim yaptığımız da yapacağımız da budur. Millî beraberlik ve bütünlük olduğu sürece, Türk kültürü, Türk dayanışması birlik ve beraberlik içerisinde yaşadığı sürece, siyaset de gereğini yaptığı sürece yüce milletimizin de vatanımızın bütünlüğünün de Türklüğün bekasının da korunacağı noktasında hiçbir şüphemiz yoktur.”dedi.