Güncel

Latmos’ta yeni maden sahaları

Antik adı Latmos olan Beşparmak Dağları’nda, Çanakkale adresli Kale Maden Endüstriyel Hammaddeler San. Ve Tic. A.Ş. tarafından, RN: 42444 Ruhsat Numaralı Maden Sahasında Feldispat, kuvars ve kuvarsit ocağı kapasite artışı ve yeni ocakların açılmasıyla ilgili “Halkın Katılım Toplantısı” Söke’ye bağlı Yeşilköy’de yapıldı.

Toplantıya Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED Şube Müdürü Süleyman GÜNDEAY ve uzmanlar, Aydın Orman ve Su İşleri Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüğü ve DSİ Bölge Müdürlüğü temsilcileri, EKODOSD derneği üyeleri, SÖKEÇEP, Söke TEMA, maden şirketi temsilcileri ve Yeşilköylüler katıldı. Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden ÇED Şube Müdürü Süleyman GÜNDEAY’ın başkanlığında başlatılan halkın katılımı toplantısında öncelikle, danışmanlık firma yetkilisi tarafından alanda Kale Maden tarafından işletilmesi düşünülen feldispat, kuvars ve kuvarsit ocaklarına ait proje hakkında bilgi verildi. Yıllık üretiminin 1.500.000 ton, proje ömrünün 211 yıl olarak düşünülen maden ocaklarıyla ilgili yapılan sunumdan sonra toplantıya katılanların görüş ve önerileri alınarak tutanak tutuldu. Yeşilköylü vatandaşlar, kendilerinin bölgelerinde bulunan maden ocaklarının kapatılmasını isterken, şirketlerin kapasite artırımına gidildiğini, maden ocaklarından çıkan suyun köylün içme suyu kaynaklarını etkilediğini, yöredeki insanların kanserden öldüğü, bu konuda araştırma yapılması ve köy yerleşim alanından maden kamyonlarının geçmemesi gerektiği bildirildi. Köyde yaşayan vatandaşlar maden kamyonlarından bıktığını, kamyon kasalarının üstlerinin projede belirtildiği gibi örtülmediği, toplantı yerinden geçen kamyonlar gösterilerek her yerin toz içinde kaldığı, bugüne kadar bitkisel toprağın hiçbir zaman ayrılmadığı ve madenden sonra hiçbir zaman eski haline döndürülmediği söylendi. Latmos’ta tanıtım ve çevre sorunlarını gündeme getiren bir belgesel çeken yönetmen Yavuz Pullukçu, çektiği belgeselin yurt dışındaki festivallerde ödül aldığını, özellikle Latmos’taki kaya resimlerinin çok ilgi çektiğini, ancak aynı bölgede neden madencilik faaliyetlerine izin verildiğinin anlaşılamadığını, Latmos’a duyarlılıkla yaklaşılması gerektiğini söyledi. Söke’den katılan duyarlı çevreciler, madenlerin bölgede yapılan tarıma ne kadar etkisinin olduğunun araştırılmasını, köy halkının sağlığını nasıl etkilediği, patlatma anında ortaya çıkacak kimyasalların insana, havaya, toprağa ve suya verdiği zararların araştırılması gerektiği, vatandaşlarda kanser vakalarında artmış olan nedenlerin maden ocakları olup olmadığının araştırılmasını, bitkisel toprağın nasıl korunacağı konularında sorular soruldu. EKODOSD tarafından, Bafa ve Azap göllerinin arasında bulunan Beşparmak Dağları’nın Büyük Menderes Havzası’nda ekolojik olarak en hassas bölgelerden biri olduğu, arkeolojik açıdan Batı Anadolu’nun en zengin alanlarından biri olduğu söylendi. Maden ocağının açılması düşünülen bölgede, 8000 yıllık kaya resimleri, antik dönem yaşam alanları ve Karya tipi kaya mezarlarının olduğu ve Milet Müzesi tarafından bunların tespit edilerek kurula bildirildiği, bölgenin antik dönemde yoğun olarak kullanıldığı, hemen her yerinden tarihsel bir bulguya rastlanıldığı, bu konuda ilgili kurumların hassas bir şekilde bir araştırma yapılması gerektiği belirtildi. Belirtilen proje alanlarında, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde yer alan Saz Kedisi, Karakulak, Tavşancıl, Puhu, Akkuyruklu Kartal gibi nadir türlerle birlikte, 91 familyaya ait 296 cins, 388 tür, 79 alttür ve 29 varyete ile zengin bir bitki çeşitliliğine ve endemik türlere sahip olduğu söylendi. Bölgedeki memeli hayvan ve kuş türlerinin zenginliğinin alandaki yaşama ortamlarının bu canlılar için ne kadar önemli olduğu, böylesine bakir alanların Batı Anadolu’da fazla kalmadığı, bölgenin eşsiz bir doğa ve kültür hazinesi olduğu söylendi. Benzersiz kayalık yapısıyla dikkat çeken Latmos bölgesinde tarih öncesi dönemlerden, Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemi olmak üzere birçok kültüre ev sahipliği yaptığı, günümüzde de yöre insanlarının bu kültürü devam ettirdiği, bu döngünün bozulmaması gerektiği, geri dönülmez tahribat yaratacak maden ocakları yerine sürdürülebilir bir şekilde ekoturizm faaliyetlerinin yapılması gerektiğinin altı çizildi. Maden ocaklarının açılması düşünülen sahaların hem ekolojik hem kültürel hem de turizm açısından çok önemli özellikleri olduğu, bu nedenle bu alanlarda Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun mutlaka detaylı bir çalışma yaparak, alanın korunması istendi.