Güncel

Depboylu; '' Sümerbank Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk tarafından kurulmuştur''

MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu geçtiğimiz hafta içinde TBMM’sinde görüşülmekte olan kanun tasarısının 19. Maddesi üzerine MHP gurubu adına bir konuşma yaptı. Konuşmasında nazilli’ye müze isiteyen Depboylu şunları söyledi. “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla ilgili olarak 19'uncu madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

Aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, ben size bugün, bir milletin ufkunu açan, varlığını güçlendiren, cumhuriyetimizin Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı içinde hayata geçirilmiş bir kuruluştan bahsetmek istiyorum, size Sümerbank’ı ama özellikle Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası'nı anlatmak istiyorum. Sümerbank, cumhuriyetimizin ilk yıllarında ülkenin ekonomik kalkınmasını ve Türk milletinin temel gereksinimlerini karşılaması amacıyla Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur, aynı zamanda sanat tarihi açısından zengin bir kuruluştur. Zira kültürümüzde köklü geçmişi olan çinicilik, dericilik, ipek dokumacılığı ve halıcılık gibi Türk sanatlarımız, Sümerbank fabrikalarında yıllarca yaşatılarak yurt içinde ve dışında tanıtımı sağlanmış ve geliştirilmiştir. Belki "Nüfus ve ticaretle ilgili bu maddelerle Sümerbank’ın ne ilgisi var?" diye düşünebilirsiniz, içinizde böyle düşünenler olabilir ama anlattıkça ne kadar ilgili olduğunu, zannediyorum, siz de fark edeceksiniz; anlattıkça, geçmişte kalmış, modası geçmiş bir planlama olmadığını, gelecekte dahi böyle bir projenin insanların hayallerini süsleyebileceğini ve de heyecanlandırabileceğini fark edeceksiniz. Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk sadece dünyanın gözünde kendini yücelten şanlı bir kurtuluş zaferinin komutanı değil, tarihi iyi bilen, dünya üzerindeki gelişmeleri yakından takip eden ve geleceği yordayabilen güçlü bir devlet adamı, bir fikir adamıdır. Bir ülkenin, bir milletin güçlü olması için ekonomik alanda da güçlü olması gerektiğini, bu sebeple de sanayileşmek gerektiğini biliyordu. Bilgi ve teknolojinin kullanılması ve yerli sanayinin geliştirilmesi gerekliliğine inanıyordu. Bölgesel ve de yerel kaynaklara, doğal kaynaklara ve özellikle de tarıma dayalı sanayi kurmanın önemli olduğu kanaatindeydi. Ülkenin dört bir yanında, doğudan batıya, güneyden kuzeye birçok ilimizde fabrikalar kurulmaya başladı. Bunlardan birisi de Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasıydı. Bu fabrika Kurtuluş Savaşı'nda efelerin kahramanlığıyla destan yazdığı Aydın ilinin Nazilli ilçesinin şeref madalyasıydı. Bu fabrika sadece üretim yapan bir sanayi kuruluşu değil, sahip olduğu altyapıyla spor, sanat, kültür kampusu, bilimsel çalışmalar yapan laboratuarlarıyla ve yaptığı eğitim, öğretim faaliyetleriyle büyük bir eğitim kampusuydu. 25 Ağustos 1935 tarihinde fabrikanın temelleri atıldı, yapımı on sekiz ay sürdü ve 9 Ekim 1937'de de açıldı. Fabrikanın daha yapım aşamasında bölge köylüleri fabrikanın ihtiyacı olan pamuğun üretilmesi için eğitildi. Zaten 1934 yılında da Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü başta ilk adım olarak kurulmuştu. 200 tohum ekme makinesi, çok sayıda traktör, biçerdöver alındı ve Nazilli çiftçilerine bunlar dağıtılarak kullanımı öğretildi. Bölgedeki genç kızlara özellikle iplik kısmında istihdam sağlayabilmek için kurslar verilmeye başlandı. Sümerbank, kadının istihdamda değer bulduğu, ön plana çıkarıldığı, desteklendiği ilk ve en önemli kuruluştur. Bu konuda o kadar ciddi çalışmalar yapılıyordu ki kadın işçilerin beslenmesi, özel ihtiyaçları konusunda ayrıcalıklı bir çalışma ortamı da sağlanmaya çalışılıyordu. Fabrikanın açılışı Mustafa Kemal Atatürk tarafından yapıldı. Atatürk, kollarında pamuk sepetleri taşıyan küçük kızlar tarafından karşılandı ve bu törene o bölgenin tüm sivil ve askerî bürokratları katıldı. Atatürk fabrikayı altın bir anahtarla açtı ve sonra "Altın, milletin hazinesinde durur." diyerek dönemin Başkan Vekili Celal Bayar'ın mendil cebine yerleştirdi. Nihayetinde, Atatürk'ün emriyle fabrikanın müdürü bir işaret verdi ve bütün makineler aynı anda çalışmaya başladı. Bir anda yükselen makinelerin sesini dinleyen Büyük Önderin dudaklarından şu kelimeler döküldü: "İşte bu bir musikidir." Bu, sanayinin, teknolojinin musikisi Türk milletinin, Türkiye'nin şahlanışının sesiydi. İzninizle, 20'nci maddede de size bu fabrikayı ayrıntılarıyla anlatmak istiyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; izninizle, bu maddede de size Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasını anlatmaya devam ediyorum. İzmir İktisat Kongresi'nde fikir temeli atılan bu fabrika, sadece kurulduğu ilçeyi geliştirip ünlendirmekle kalmamış, ünü "Atatürk modeli" olarak tarihe geçmiş ve Venezüella'da bir eş modeli yapılmaya çalışılmıştır. Ülke içinde tanınan Nazilli basmasının ünü ise kıtaları aşmış, dünyaya yayılmıştır. Şimdi, güzel bir şey göstereceğim size: 2002 yılında dünya güzeli seçilen Azra Akın'ın o gün giydiği kıyafet Jüri Özel Ödülü'yle ödüllendirilmiş ve birinci seçilmişti. Bu elbisenin kumaşı Nazilli basmasıydı. Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası sadece bir fabrika değildi, hayata geçirilmiş ve başarıya ulaşmış en büyük muhteşem sosyal projeydi. Fabrikanın hemen karşısında 264 dairelik 1.000 kişilik lojmanı, bekâr işçiler için 3.500 kişilik bekâr işçi pavyonu vardı. İşçileri fabrikaya bedavaya taşıyan Gıdı Gıdı treni vardı. Fabrika çalışanlarının ihtiyaçları dikkate alınarak 1 fırın ve 1 kooperatif kurulmuştu. Fabrika bünyesinde kurulan hamam hem çalışanlara hem de Nazilli'ye hizmet veriyordu. İçinde bir dahiliye, bir kadın doğum, bir çocuk, bir röntgen mütehassısı ve bir diş doktoruyla birlikte hemşireleri, eczacısı, hasta bakıcılarıyla çalışanları ve ailelerine ücretsiz hizmet veren bir ameliyathanesi olan 40 yataklı hastanesi vardı. Hastane personeli sadece çalışanlara hizmet vermemiş çevre köylere çalışmaya gidip özellikle sıtma savaş konusunda mücadeleye destek vermişti. İçinde eğitmenleriyle birlikte hemşire ve yardımcı personelinin çalıştığı çalışan işçilerin çocuklarına bakım sağlayan bir kreşi vardı, fizik laboratuarı, mekanik odası ve atölyesi vardı. Fabrikada işçilere okuma yazma öğreten ve aynı zamanda meslek eğitimi veren bir okul vardı. Fabrikanın "Sümerbank İlkokulu" adında bir ilkokulu vardı. Fabrika bünyesinde Sümerbank Basma Fabrika Camisi vardı. Fabrikada sadece işçilere değil Nazillili genç kızlara yönelik biçki, dikiş, nakış kursları açılmıştı. Fabrika bünyesinde futbol, basketbol, voleybol alanları, güreş minderleri, boks ringi, tenis kortu ve paten pisti vardı. Fabrika işçilerinden oluşan futbol, basketbol, voleybol, atletizm takımları, bisiklet, güreş, yüzme ve boks alanlarında faaliyet gösteren sporcuları vardı. Takımın rengi lacivert beyazdı. 700 kişilik sinema ve tiyatro salonu ve bu fabrikanın işçilerinden oluşan bir tiyatro grubu vardı. Yine, çalışanlardan oluşan müzik grubu vardı. Bu grup Aydın, Nazilli, Denizli'de verdiği konserlerle çok sesli müziği sevdirmiş, tanıtmıştı. Bu fabrikanın fabrika dışında da resmettiği resimlerle sanatı sürdüren ressamları vardı. On beş dakikalık konserler, müzik yayınlayan bir radyosu vardı. İşçi ve memurlar için biriktirme sandıkları, işçi ölüm ve hastalık sandıkları oluşturularak bir yardımlaşma ağı oluşturulmuştu. Devletin memurlarına alışveriş yapması için verdiği çekler, özellikle verdiği giysi yardımları ve halka bedava basma dağıtma hizmetleri vardı. 7 Ekim 1953'te Nazilli'ye gelen Şair ve Ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu Nazilli'deki değişimi şöyle kaleme almıştı: "...Altı saat içinde altı lunapark geçtik... Bir de ne görelim şehir baştan aşağı neon ışıkları içinde. Nazilli dediğin nedir ki, Anadolu'da küçük bir kaza değil mi? Gecenin on ikisinde ışık, elektrik ışığı içinde yüzen bir Anadolu kasabasını görmek insanı nasıl sevindirmez? Nazilli'nin iki yakasını bir araya getiren bir ışık fermuarı ta Basma Fabrikasına kadar uzanmış; sarı yerine hafif yeşilimtırak bir ışık, bu ışığın altında yürüdük. Birkaç adım ötede aynı ışıklarla donanmış birkaç otel sıralanmış. 'Burası kaza değil, vilayet merkezi.' Diyorum, 'Burasını bu fabrika bu hâle soktu.' diyorlar." Fabrikanın ihtiyacı olan elektrik enerjisini üretebilmek için bir elektrik santrali kurulmuştu; bu santral 4 kazan ve 3 türbinliydi, 2.500 kilovat gücündeydi, sadece fabrikaya değil Nazilli'ye de ihtiyacı olan elektriği sağlıyordu. Peki, bu fabrikaya ne oldu? İzninizle, onu da 21'inci maddede size dile getireceğim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Bu konuşmamda da size Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasının yok oluş sürecini anlatarak konuyu sonlandıracağım. İlk konuşmamda, Sümerbank tarihinin, üzerinde görüştüğümüz, nüfusla ilgili düzenlemelerin geçtiği bu kanun maddeleriyle ilgili olduğunu savunmuştum. Aslında bu fabrikaların nüfus hareketleriyle ilgili olarak gözden kaçan bir kısmı var. Fabrika sadece Nazilli ve Aydın'a iş olanağa sağlamamıştır, fabrika Türkiye'nin her ilinden yani 81 ilden işçi kabul etmiştir. Cumhuriyet döneminin ekonomik sebepli iç göç hareketliliğine vasıta olmuştur. Sadece ülke sınırları içinde de değil, Kıbrıs'ın da içinde bulunduğu 21 ülkeden vatanına çalışmak üzere dönen işçiyi kabul etmiş, yine ekonomik sebebe dayalı dışarıdan ülkemize göç edilmesinin de sebebi olmuştur. Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk 9 Haziran 1921 tarihinde Fransız Hükümetini temsil etmek için Ankara'ya gelen Franklin Bouillon'la gerçekleştirdiği temaslarda tam bağımsızlığı şu şekilde ifade etmektedir: "Tam bağımsızlık elbette siyaset, maliye, iktisat, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve tam özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksun olması demektir." İşte bu amaçla Mustafa Kemal daha cumhuriyet ilan edilmeden bu konuya eğildi ve 18 Şubat 1923'te İzmir İktisat Kongresi'ni ivedilikle topladı. Bu kongrenin toplanma amacı ekonomik kalkınma için ortak amaçlarını gerçekleştirecek yöntemleri aramaktı. Bu kongreye işçi, çiftçi, tüccar, sanayici olmak üzere 1.135 delege katılmıştır. Kongre, misakı iktisadi yani millî ekonomi ilkesini kabul etmiştir. Bu ilkenin özü ise ekonomik gelişmemiz ve kalkınmamızın millî bağımsızlığımız içinde sağlanacak olmasıdır. Temel hedef siyasal bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığın da sağlanmasıdır. Sanıyorum, şu ana kadar anlattıklarımdan çıkaracağımız çok da fazla ders var. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası açılışının üçüncü yılında, 1940'ta tam kapasiteye yakın çalışmaya başlamış, 1960'ta üretim rekoru kırmıştır. Fabrika 1974 yılında elde ettiği 71 milyon 500 bin liralık kârla Türkiye'nin en büyük 100 işletmesinin içinde 26'ncı sıraya çıkmıştır, Atatürk'ün ekonomide güçlenme hedefi amacına ulaşmaya başlamıştır. Ancak 1980'li yıllarda, maalesef, işler tersine gitmeye başlamıştır. Devrin Başbakanı Turgut Özal'la ülkemizde başlayan serbest piyasa ekonomisi anlayışı tekstil ürünlerinin ithalinin önünü açmış, sentetik giysiler de tezgâhlarda yerini almaya başlamıştır. Ülke pazarında başta Uzak Doğu olmak üzere, yabancı ülkelerden üretilen tekstil ürünleri satılmaya başlanmıştır. Küreselleşmeyle genişleyen kapital ağlar karşısında, maalesef, fabrika gücünü koruyamamış ve kapatılmıştır. 2002 yılında fabrika alanı Adnan Menderes Üniversitesine devredilmiştir. Sümerbank’ın lojman alanı ise Nazilli Belediyemiz tarafından rekreasyon alanı olarak değerlendirilmiş ve aynı zamanda, yakın tarihte Gıdı Gıdı treni de tekrar hizmete sokulmuştur. Bu süreçte fabrikanın kaderine terk edilen makineler, maalesef, hurdacılara gitti, Atatürk'ün "musiki" olarak nitelendirdiği makinelerden yükselen ritmik ezgiyse tamamen sustu. 1937 yılında açılışından kapanışına kadar 30 binden fazla işçinin çalıştığı Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası geride 30 bin ailede aidiyet duygusu, güzel anılar ve onurlu bir isim bıraktı. Atatürk'ün fabrikası, geride, ülkemizde adını herkesin bildiği gelişmiş illerle yarışan bir ilçe bıraktı. Anılarına sahip çıkan, tarihini unutmayan Sümerbanklılar her fırsatta birlik olmayı başardılar ve bu anılarını sosyal medyadan paylaşmaya devam ettiler. Bugün, Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere mirası olan bu muhteşem eserin anısı, tarihi ve kültürü korunmayı hak etmektedir. Ben buradan Kültür Bakanımıza ve Millî Eğitim Bakanımıza seslenmek istiyorum: Aydınlılar, Nazillililer Sümerbank’ın anısını yaşatacak bir müze ve üniversite istiyor. Nazilli'de kurulacak "Sümerbank Millî Sanayi Müzesi" ve yine, Sümerbank’ın vizyon ve misyonunu yaşatacak olan bir üniversiteyi hayal ediyoruz ve bunu, Atatürk'ün mirasını yaşatmak, kültürel mirası yaşatmak olarak kabul ediyoruz. Ben bu vesileyle, ebediyete intikalinin 79'uncu yıl dönümünde Ata'mızı rahmet ve minnetle anıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.”dedi.